İnflamasyon iltihaplanma, çok karışık bir süreçtir ve bedenin rastgele bir bölgesinde kendini gösterebilir. En riskli olanı, hücresel veya suskun iltihaplanmadır, başka bir deyişle görülemeyen irinlerdir ve bu, değişiklerinin yanı gizeme tip 2 diyabet, metabolik belirti, obezite, kalp problemleri ve alerjiler gibi yaygın hastalıklara neden olabilir. Bu iltihabi sürecin ortaya çıkmasıyla perhiz tipinin çok alakası vardır, bu mevzuda rakamsız bilimsel delil de vardır. Journal Of The American College of Cardiology’de JACC yayınlanan son çalışmalardan biri, iltihaplanma tesirleri olan gıdalardan ultra işlenmiş, kırmızı et, şekerli meşrubatlar ve arıtılmış karbonhidratlar zengin bir perhiz uygulayan şahısların, temel olarak kardiyovasküler hastalık geliştirme tehlikelerinin yüzde 38 daha fazla olduğunu ortaya koydu. Aynı biçimde, neticeleri JAMA Oncology’de yayınlanan evvelki araştırmalar, aynı besinlerden zengin perhizlerin sütun kanseri büyüme tehlikesini yüzde 44 artırabileceğini gösteriyor.

Bu sebeple, perhiz ve iltihaplanma arasındaki irtibat sarihtir. Fazla arıtılmış unlar, şeker, ultra işlenmiş ve işlenmiş etler iltihaplanmayı tetikleyen ana besinlerdir. Ve aynı biçimde, organizmanın iltihaplanmasını destekleyen bir dizi gıda beceriksizliği de vardır: Antioksidanların, liflerin ve mikro gıdaların beceriksizliği, temel olarak, iltihaplanmanın ortaya çıkmasıyla ilişkilidir. Uzmanlara göre, bizi
“iltihaplandıran” özel bir besin değil, belli besinlerin ve zaman içinde sürdürülen perhiz talimatlarının sentezidir. İltihaplanmayı destekleyen beslenme şekilleri oldukça sarih olduğu gibi, bütün tersi tesire sahip olan, başka bir deyişle bu süreci önleyen ve ortaya çıktığında çözmeye takviyeci olan yiyeceklerin de çok rakamda delili vardır. İltihaplanmayı önlemenin anahtarı, noksansız ve muhtelif bir beslenme tasarıyı izlemektir. Zira gıda spektrumu olmadan inflamatuar süreçleri önlemek için lüzumlu organik denge kurulamaz.

JACC araştırmasına da yansıdığı üzere yeşil yapraklı sebzeler lahana, ıspanak, su teresi, marul, pazı, roka, hindiba ve sarı sebzelerin kabak, sarı biber, fasulye ve havuç tüketimi, bedendeki iltihaplanma süreçlerinin önlenmesi bakımından çocuklara müteveccih tekliflerde ilk sırada yer alıyor. Bu sıralamayı bütün hububatlar buğday, yulaf, çavdar, darı takip ediyor. Domates, iltihaplanmanın ortaya çıkmasında doğrudan rol oynayan özgür radikallere karşı tesirinden dolayı özellikle bu mevzuda öneri edilen bir öbür gıda olarak ön tasarıya çıkıyor. Sarımsak ve soğan da irin önleyici yiyeceklerin başında geliyor. Çoğumuzun perhizinde bulunan bu iki yiyecek, harikulade bir antioksidan olmasının yanı gizeme, özellikle iltihaplanmayı önleyen, bir hayli özelliğe sahip bir gıda olan flavonoid, quercetin kuersetin açısından zengindir.

İltihaplanmayla savaşmaya takviyeci olan besinleri belirleyen Harvard Üniversitesi Sağlık Okulu’nun yakın tarihli bir araştırmasında, meyveler çok ehemmiyetli bir yer yakalıyor. Bunların arasında uzmanlar özellikle çilek, yaban mersini, kiraz ve portakalı öne çıkarıyor. JACC çalışmasının yazarları bu seçkiye nar, elma ve armutu da ilave ediyor. İrin önleyici bir alternatif olarak meyvelere giden bu yolun sebebi, meyvelerin zengin vitamin ve özellikle antioksidan madde içerikleridir.

Harvard araştırması ayrıca, temel olarak omega 3 yağ asitlerinin katkısı sebebiyle cevizleri ehemmiyetli bir yere yerleştiriyor. Bu yiyecekle, özellikle Akdeniz perhizi bağlamında ve temel olarak kardiyovasküler sağlık üzerindeki yararlarını doğrulayan çok rakamda araştırma vardır. Araştırmalar, kumpaslı olarak ceviz harcayan insanlarda, dolaşımdaki birkaç inflamatuar biyobelirteçte bir eksilme gözlemlendiğini göstermektedir. İltihaplanma ve beyin zararı ile gayrette tesirli olduğu gösterilen bu yağ asitlerinden biri olan alfa linoleik asit özellikle dikkate kıymettir. Zeytinyağı özellikle sızma yüksek alfa linoleik asit içeriğiyle ön tasarıya çıkmaktadır. Yüksek antioksidan içeriği, onu harikulade bir irin önleyici alternatif haline getirir.

Antioksidanların, özellikle polifenollerin katkısı, uzmanların çaya irin önleyici özellikler atfetmesini sağlamaktadır. Kahvenin de potansiyel irin önleyici olduğu mevzusunda bilgiler vardır. Kahve antioksidanlar açısından çok zengindir, ancak irin önleyiciliği de dahil olmak üzere sağlıklı yararlarını elde edebilmek için natürel, nitelikli kahveler seçim edilmelidir. Kakaoda olduğu gibi, kahve çekirdekleri de irin önleyici özelliklere sahip fitokimyasallar sağlar, ancak her vaziyette kafeine ve uyarıcılara karşı fertsel hoşgörüyü değerlendirmek ehemmiyetlidir.

İrin önleyici perhiz rehberlerinde yapılan tahlillerle örtüşen bir öbür nokta ise genel olarak yağlı balıkların ve özellikle somon, ton balığı, sardalye ve hamsinin yararlarıdır. Bu yiyeceklerde bulunan omega 3 yağ asitlerinin yararları iyi öğrenilmektedir ve bunların arasında bedendeki kronik iltihaplanmayı önlemesi de vardır.

Zencefilin sağladığı karakteristik lezzetten mesul olan gingerol, bu besinin her zaman iltihaplanmaya karşı en iyi alternatifler arasında yer almasını haklı kılan şeydir. Araştırmalar, sitokinlerin, başka bir deyişle bedendeki bir hayli iltihaplanmada yer alan maddelerin yaradılışını yasaklama maharetine sahip olduğunu göstermiştir. Zerdeçalda bulunan ve potansiyel ağrı kesici ve irin önleyici tesirler gösteren bir bileşik olan kurkumin de eş tesirler sunar.

Bağırsak florası, irinli süreçleri uzak yakalamak için oldukça ehemmiyetlidir. Sağlıklı bir bağırsak florası, temel olarak balansı gözetmek için prebiyotik lif sağlayan her türlü sebzeden zengin bir perhizle elde edilir, enzimler ve canlı probiyotik bakteriler sağlamak için ham ve fermente edilmiş besinleri kapsar. Uzmanlar, ayrıca bu mevzuda fazla şekerden ve fazla işlenmiş besinlerden sakınmanın ehemmiyetinin altını çiziyor. Kan şekeri seviyelerini sabit yakalamak ve yeterli dinlenme zamanlarını sağlamak da büyük ehemmiyet taşıyor. Bu mevzuda ne yediğimiz değil, aynı zamanda nasıl ve ne zaman yediğimiz de büyük ehemmiyet taşıyor.

Besinlere ilave edilen gözetici özelliklere sahip bazı maddeler, potansiyel bir iltihaplanma ile ilişkilendirilmiştir. Fazla sentetik katkı maddeleri bedenimiz tarafından ayrıştırılır ve bu surattan karaciğere fazla yük bindirici tesiri olur. Ayrıca, biriken ve kan-beyin bariyerini geçebilen ağır metaller gibi sıhhatimiz için de çok hasarlı olan etrafsal zehirli maddeler vardır. Tüm bu maddelerin aşırılığı, öbür süreçlerin yanı gizeme, bağışıklık balansını doğrudan etkileyerek iltihaplanmayı tetikleyebilir. Bu surattan natürel bir perhiz uygulamak ve perhizde katkı maddelerinin aşırılığından olası olduğunca sakınmak çok ehemmiyetlidir.